Bu Gece - https://www.youtube.com/watch?v=0O2ft0ZuEHU
Bazen düşünüyorum da,
belki de aşk;
bir bedenden, bir sözden çok
havaya karışmış bir koku gibi
gözle görünmeyen,
göğsün en derinine yerleşen
bir hatıra gibi başlıyor.
Sen, kokunu bıraktın bana.
Ve ben; o kokuda kayboldum, o kokuda bulundum.
Adımlarımızın değdiği yerler değişmedi,
yürüdüğümüz sokaklar aynı grilikte,
Oysa öpüştüğümüz her köşe daha canlı.
Bir koku doluyor şehrin damarlarına,
bir iz,
bir fısıltı:
Senin varlığının şarkısı...
Saçlarının savruluşunda,
avuçlarının sıcaklığında,
gülüşünün kıvrımında yayılan giz…
Ona tutundum, sana tutkunum.
Bir çiçek gibi
kokusuzken ve hatta renksiz bir tohumken
senin kokunla kök saldım dünyaya.
Ve her sabah,
uykudan uyanan gökyüzüyle birlikte,
önce adını değil, kokunu anımsıyorum.
Bir yağmurdan sonra toprak kokusu nasıl sararsa insanı,
senin kokun da öyle sarıyor ruhumu —
yumuşak, sıcak, sonsuz, huzurlu…
Zaman aktıkça değişmeyen tek izsin üzerimde.
Ne yıkıyor zamanın selleri
ne eksiltiyor kuruyan anılar…
Kokun sinsin, yeniden çiçekleniyor içimde.
Çünkü aşk, bir varlığın ağırlığıyla değil
bir özlemin eksiksiz doluluğuyla ölçülür bazen.
Ve sen, yok olmazsın.
Kokunun girdiği her nefeste,
tenimin hatırası her dokunuşta,
kalbimin unutmaktan korktuğu her anıda…
Yalnız sen, sen varsın.